HaberlerİranOrtadoğu

Dünya Ehlibeyt Kurultayı’ndan Afganistan, Pakistan ve Irak’taki Patlamalara Kınama

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

يُرٖيدُونَ لِيُطْفِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”[1]

HER GÜN AŞURA HER YER KERBELA

Şia dünyası bir kez daha Peygamber (s.a.a) evladının İslam yolundaki fedakarlığını ihya etmek ve Hz. Ebu Abdullah Hüseyin’in (a.s) gönüllere can katan ad ve yadını dini tören ve merasimlerle pekiştirmekle meşgulken beşeriyet düşmanları kirli elleriyle Afganistan’ın Kabil, Mezar-ı Şerif ve Kandahar kentlerinde onlarca ehlibeyt dostunu şehit etmiş ve yine imam Hüseyin’e yas tutmakla meşgul olan Pakistan ve Irak’ta bir grup ehlibeyt dostunu kana bulamışlardır.

Bu terörist hadisede şehit olanlar ve yaralananların, Ehlibeyt’in (a.s) matem günlerinde Kerbela’nın kanlı hattına aşk, muhabbet ve baş koymalarını sembolize etmekten başka bir suçları yoktu. Ve kendi inançlarına göre öz Muhammedi İslam ve Ali ve Ali (aleyhimu’s selam) evlatlarının velayetine ayak diretmişlerdi.

Bu facianın çapının büyüklüğüne binaen Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı, Ehlibeyt (a.s) Takipçilerinden seçkin yüzlerce kişinin üye olduğu uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olarak uluslararası toplumun dikkatini aşağıdaki noktalara çekmektedir:

1. Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn ve Yemen’in Müslümanları İran İslam Devrimi, Irak ve Lübnan’daki İslami direnişten etkilenerek uyandığı böyle bir zamanda kendi tarihinde yeni bir sayfa açmaktadır. İslam düşmanları, bizim zafer sırrımızın “Kur’an ve İtret / Ehlibeyt öğretileri” olduğunu anladığından Ehlibeyt (a.s) takipçilerini hedef alarak onları aydın yollarına devam etmekten alıkoymak için öldürücü çabalar sarf etmektedirler.

2. Ehlibeyt (a.s) düşmanları bilsinler ki eğer onlar Emire’l Müminin Hz. Ali’yi (a.s) şehadet feyzine ulaştırdılar ve İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (aleyhima’s selam) kanlarına ellerini buladılar ve amaçlarına ulaştılar, bugün de o önderlerin takipçilerini kana bulayan kişiler uğursuz amaçlarına ulaşabilirler. Heyhat ki Yezitler bu tür saldırılarla Allah’ın nurunu söndürsünler, bilakis onlar sadece kendi yok oluşlarını çabuklaştırmaktadırlar.

3. Gerçi bizler müminlerimizden bir çoklarını kaybettiğimiz için matem tutmaktayız, ancak gafil düşmanlar bilsinler ki Allah yolunda şehadet bizim en eski arzumuzdur ve şehidin kanının her damlası özgürlük ağacını sulamakta ve inançlarımız yolunda bizim direniş ve direncimizi daha da pekiştirmektedir.

4. Afganistan’ın mazlum halkı doğu bloku işgalci sömürgecisine karşı yıllarca verdiği cihadın ardından şimdi de batı blokunun karadan ve havadan askeri ve kültürel saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır. Buna rağmen bu halk halen yüce İslami amaçlarına bağlıdır. Bu halk, kendi özgürlükleri yolunda bir milyon ölü, milyonlarca yaralı ve mülteci vermiştir. Bu defa da teslim olmamış ve Allah, Peygamber ve Ehlibeyt (a.s) yolunda daha müteahhit bir şekilde direnmektedir.

5. İnsanlık düşmanları, bir süredir yeniden “Böl ve yönet politikası” nın eskimiş ve çürümüş siyasetini uygulamaya koymuş ve İslam bölgelerini mezhep ve etnik ihtilaf ateşine atarak yakmak için uğraş vermektedirler. Bu uğursuz siyasetle mücadelenin tek yolu Şii ve Sünni Müslümanların ittihat ve birliğiyle muhakkak olacaktır. Dolayısıyla Afganistan halkı her zaman gösterdiği gibi en çok yaşam ve uyumu değişik mezhepler arasında yaşamaktadır. Şimdi de Kabil ve Mezar-ı Şerif’te yaşanan kanlı Aşura olaylarının, mezhebi ihtilafları körüklemek için bahaneye dönüştürülmemesini ümit etmekteyiz.

6. Uzun yıllardır tekfirci teröristler batılı ülke istihbarat servislerinin desteği ve bazı Arap ülkelerinin mali yardımlarıyla Pakistan, Irak ve Afganistan’daki Ehlibeyt (a.s) takipçilerine yönelik terörist saldırılar düzenlemektedirler; ancak müminler sabırlı davranmış ve onlara karşı ciddi adımlar atmamıştır. Ama bu yılki Tasua ve Aşura’da yaşanan namertçe cinayetler, bu terör saldırıların başka ülkelere de sıçramasından ve bundan sonra ehlibeyt dostlarının bu tür şehadetleriyle karşı karşıya kalınabileceğinden endişe edilmektedir. Dolayısıyla Ehlibeyt (aleyhimu’s selam)Toplumu Takipçileri ve dünya özgürleri ve mustazafları, bu cinayetleri önleme yollarını incelemeli ve onunla mücadele etmek için ciddi adımlar atmalıdır.

7. Batının sözde İnsan Hakları kuruluşları demokrasiden, insan haklarından ve özgürlüklerden dem vurmakta ve bu insani sözcükleri gerçek özgürlükçüleri sindirmek için bir silah olarak kullanmaktadırlar. Bu kuruluşlar eğer gerçekten halkların hukukunu istiyorlarsa neden kendi devletlerine baskı yapmadıklarını ve onların tekfirci teröristleri himaye etmelerine mani olmadıklarını açıklamak zorundadırlar?

8. Gerçi Afganistan makamlarının çabuk bir şekilde tepki vermesi ve ayrıca bu ülke Cumhurbaşkanının diplomatik ziyaretini yarıda keserek ülkesine geri dönmesi tatmin edici bir adım olmuştur, ancak İslam ümmetinin hoşnut olmasına sebep olacak ve canı yanmış ailelerin kalbine merhem olacak şey “Perde arkasındaki amillerin bir an önce cezalandırılması” ve ayrıca “bu uğursuz gidişatın devam etmesinin önünün alınmasıyla olacaktır.” Bu adımlar Afganistan devlet adamlarının ciddi bir şekilde hareket etmeleri ve bu ülke halkının birliktelik ve dayanışması dışında elde edilemeyecektir.

9. Bu yıkıcı cinayetlerde, Vahabi alimlerin rolü ve vahabi Al-i Suud hükümetinin çok yönlü ve esaslı yardımları bulunmaktadır. Bu kişiler bilmelidirler ki bu cinayet, zulüm ve müminlerin akan her damla kanına ortaktırlar ve en kısa zamanda Allah Resulünün (s.a.a) makamında cevap verecek ve ağır cezalara çarptırılacaklardır.

10. Çeşitli İslam ülkelerindeki bilinçli ulemalar, yetkili alimler ve müftüler, farklı mezheplerin yaşadığı İslam ülkelerindeki hidayetçi kürsü ve meclis sahibi alimler, bu cinayetler karşısında suskun kalmışlardır. Onlar da bilmelidir ki hepsi mesuldür. Bu ulemalar daha ne zamana kadar sessiz kalacaklardır? Neden Allah’ın hükümlerini, Müslümanların can ve malına karşı taarruzda bulunmanın ve Müslümanların kıblesine dönerek namaz kılan insanların kanlarının akıtılmasının haram olduğunu açıklayan Büyük Peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) kati şeriatını açıklamıyorlar?! Cinayet girişimlerini ve Peygamber Ehlibeyt’inin mazlum takipçilerini kanlara bulayanları açık ve net bir biçimde mahkum ederek kınamıyorlar? Bu alimler bilsinler ki sessiz kalmakla gerçekte bu cinayetleri işleyenleri himaye etmiş olmakta ve Yüce Allah’ın mahzarında mesuldürler.

11. Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı, bu vahşi saldırıları kınayarak gayretli ve müteahhit Müslümanlardan –özellikle Ehlibeyt (a.s) takipçilerinden- bu mazlum şehitlerin sesini yayınlayacakları bildiri, vaaz ve toplantılarla dünyaya duyurmalarını; bu terörist saldırıları kınamalarını ve anayasal ve hukuki yollarıyla Ehlibeyt’in (a.s) mazlum takipçilerini savunmalarını talep etmektedir.

Son olarak, bu Hüseyni yas ve matemlerde şehit olanları Hz. Veliyi Asr’ın (a.f) mahzarına, Hz. Ayetullah uzma İmam Hamaney’e, Büyük Taklit mercilere, dünya Müslümanları ve ehlibeyt dostlarına, şehitperver Afganistan, Pakistan ve Irak halkına, özellikle canları yanmış ailelere tebrik ve taziyelerimizi sunarak şehitler için Seyyid-i Şüheda’nın (a.s) sofrasında konuk olmalarını ve geride bıraktıkları yakınları için sabr-ı cemil ve ecr-i cezil diliyoruz.

Aynı şekilde Allah Teâlâ’dan en kısa zamanda olayda yaralananlara afiyet ve sağlık libasını giydirmesini ve Hücceti’nin (a.f) zuhurunu çabuklaştırılarak dünya mustazaflarının gamını bertaraf etmesini arzu ediyoruz.

İmam Hüseyin’in (a.s) Kerbela Aşurası gibi şimdi bir kez daha “La Yevme Keyevmike Ya Eba Abdullah” ve “Heyhat minna’z Zillet1 ve “Kulna Kuvake Ya Hüseyin” diye feryat ediyoruz.

Ve seye’lemun ellezine zalemu eyye munkalebin yenkalibun

Dünya Ehlibeyt Kurultayı

11 Muharrem 1433

16 Azer 1390

7 Aralık 2011-12-08

Başa dön tuşu
Bugün 28 Mart 2025 (5) içerik yüklenmiştir.