Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi Seyyid İmam Ali Hamaney, 1. İslami Uyanış Konferansı’nda yaptığı konuşmasında bölgesel inkılablara dikkat çekerek “Nihai hedef; İslami ümmet ve vahdet, ve din, akıl, bilim, ahlak üzerine kurulmuş yeni bir İslami medeniyeti meydana getirmektir” dedi.
Tahran’da düzenlenmekte olan 1. İslami Uyanış Konferansı’nda, Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi Seyyid İmam Ali Hamaney’in yaptığı konuşma:
Bismillahirrahmanirrahim
Esselamualeykum ve rahmetullahi ve berakatü
Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (1). Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır (2). Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter (3). [Azhab Suresi 1., 2., 3. ayetler]
Saygıdeğer Hazirun ve Aziz Misafirler; hoşgeldiniz diyorum. Bizi burada biraraya getiren, İslami Uyanış’dır. Bugün bölge milletleri arasında büyük bir değişim yaşanmakta olup, İslami ümmet içinde bir bilinç ve uyanış hali neticesinde, bölgeye musallat olan ve uluslararası şeytanların asla hesap edemediği, kıyamlar ve inkılablar meydana gelmektedir ki bu azametli kıyamlar, istibdat ve istikbarın hisarlarını mahvetmekte ve hisar gözcü güçlerini mağlub etmektedir.
Şüphesiz bu büyük toplumsal değişimler aynı zamanda temellerini tarih ve medeniyetten alan, derin marifet ve tecrübelerin mahsulleridirler.
Son yüzelli yıldır, Mısır ve Irak ve İran ve Hindistan ve diğer Asya ve Afrika ülkelerindeki İslami akımlar ve büyük cihad ve fikir şahsiyetleri bugünkü İslam dünyasının ön zeminini hazırlamışlardır.
Son elli-altmış yıldır bu ülkelerde yaşanan gelişmeler daha çok maddi ideolojik ve düşünsel rejimlere dönüştüler ve doğaları gereği olarak bir süre sonra batılı istikbar ve sömürgeci güçlerinin istediği şekle dönüşmekten kurtulamadılar.
Bunlar, bugünün İslam dünyasının genel ve derin düşünce sistemin şekillenmesine katkısı olan ibret ve ders verici tecrübelerdir.
İran’daki büyük İslami İnkılab, büyük İmam Humeyni (ra)’nın tabiri ile- “kan, kılıca galip geldi” ve kalıcı ve cesur ve muktedir ve ilerlemeci İslami Cumhuriyet nizamı oluşumunu ve bunun günümüz İslami uyanışına tesirini -ki bunun ayrıca incelemesi gerekir- yakinen tarihi benzeri ile analiz edilmesi bugünkü İslam dünyasının durumunu aydınlatacaktır.
Ben, bugünkü kardeşçe sohbetimde üç esas nokta üzerinde durmak istiyorum:
Bu kıyam ve inkılapların hüviyetine genel bir bakış.
Bu yoldaki büyük riskler ve tehlikeler.
Risk ve tehlikeler karşısında alınacak önlemler ve tavsiyeler.
Birinci nokta ki bence, bu inkılablardaki en önemli unsur budur. Halk, “kalben veya inanç gereği veya istek” olarak değil, bizzat meydanlardadır, çatışma ve cihad sahnesindedir, cismen, bedenen olayların içindedir.
Bu şekildeki kıyamlar ve askeri bir grup vesilesi ile veya halkın gözlerinin önünde silahlı bir mücadlee gruba duyarsızlığından ya da rıza gösterdiği için meydana gelen kıyamlar arasında derin bir fark vardır.
Halk hareketlerinde, mümkündür ki inkılab gecikebilir, fakat satıh almaktan ve istikrarsızlıktan uzaktır, Yüce Allah’ın buyurduğu gibi:
Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir (İbrahim Suresi, 24. ayet)
Ben, Tahrir Meydanı’ndaki cesur, yiğit Mısır Halkı’nı gördüğüm zaman bu inkılabın muzaffer olacağına inandım.
Size hakikati söyleyeyim ki, İslami İnkılab muzaffer olup, İran’da İslami Nizam kurulduktan sonra, doğu ve batıdaki dünya talep hükümetler arasında bir zelzele yaşandı, müslüman milletlerde benzeri görülmemiş bir dalgalanma yarattı. Bizim beklentimiz, her yerden önce Mısır doğrulacak. Mısır’daki cihad geçmişi, aydın ve büyük mücahid fikir adamları ve düşünürlerin tertibi, kalplarimizde bu beklentiyi yarattı fakat Mısır’dan “açık bir ses” duyulmuyor.
İkinci nokta, risk ve tehlikeler konusudur: öncelikle şunu söylemeliyim ki tehlikeler vardır ancak tehlikelerden korunma yolu da vardır. Sürekli tehlikelerden bahsederek milletleri korkutmak doğru değildir. Bırakın, düşmanlarınız sizden korksun. Tehlikeleri bilin ve tanıyın ki karşılaştığınız zaman hayret ve tereddüt göstermeyip, çare ve ilaçlarını da bilesiniz.
Biz, İslami İnkılabın muzafferiyetinden sonra tehlikelerle karşılaştık, tehlikeleri biliyoruz, tecrübe ettik. Allah’ın isteği ve İmam Humeyni(ra) ve halkımızın basiret ve fedakarlıkları ile bunların çoğunun üstesinden gelebildik. Elbette halen düşman komploları devam etmektedir.
Bölgedeki farklı hadiseler ile ikinci el riskleri de öğretiyorlar. En önemli tehlike, kendilerini Amerika ve Batıya söz vermiş olarak görenlerin, bölge ülkelerindeki inkılaplar, anayasalar gibi unsurlar üzerinde etki etmeye çalışmasıdır.
Üçüncü nokta ise bizim İran’da yaşadığımız tecrübeler sonucu oluşan tavsiyelerdir. Şüphesiz her ülkenin ve milletin içinde bulunduğu şartlar farklıdır fakat beyanat vardır ki hepsinin için faydalı olabilir.
Öncelikle Allah’a tevekkül ve Kura’n-ı Kerim’deki ilahi vaadlerin gerçekleşeceğine iyi niyetle itimad etmek, azim ve cesaret en önemli konudur. Önemli bir tavsiye şu dur ki, kendinizi her zaman meydanda bilin ve Allah’ın size yardım etmeye hazır olduğunu bilin. Diğer bir tavsiye, daimi inkılabı göz önünde tutulmasıdır ki bağımsızlık, özgürlük, adalet, istikbar ve sömürgeciler karşısında teslim olmamak, Siyonizmin içine yarayacak olan ayırımcılık, ırkçılık ve mezhepçiliğe karşı olmak. Bunlar bugünkü İslam ülkelerinin erdemleridir ve hepsi İslam ve Kuran-ı Kerim’den alınmıştır.
Şu anda zaman İslam’ın lehine, onların aleyhine akmaktadır.Nihai hedef; İslami ümmet ve vahdet, ve din, akıl, bilim, ahlak üzerine kurulmuş yeni bir İslami medeniyeti meydana getirmektir.