
Hâris bin Suveyd diyor ki:
Abdullah ibn Mes’ud (ra), Efendimiz (sav)’den;
“Mü’min günahlarını bir dağ altında oturup da üzerine dağın hemen çöküvereceğinden korkan bir kimse gibi görür. Fâcir ise günahlarını burnunun üzerine konup uçmuş bir sinek gibi görür”1
Hz. Ebubekir,
“Yâ Rasûlullah, namazın âhirinde okumak üzere bana bir duâ talîm buyur, dediğinde Rasûlullah Efendimiz buyurmuşlardır ki:
Şöyle duâ et: “Yâ Rabb, muhakkak ki ben kendime çok zulmettim; yani çok günâh işledim. Günahları ise, ancak Sen afv ü mağfiret edersin. Hakkıyla Gafûr ve Rahîm ancak Şensin. Beni kendi indinden bir fazl u keremle afv u mağfiret eyle ve bana lütf u ihsanınla merhamet eyle. Yani benim istihkakım olmayarak fazl u kereminle cehennemden halâs edip cennet ve cemâline kavuştur”2
“Yeryüzündekilerde herhangi bir kimse, ‘lâ ilahe illallahû vallahû ek- ber velâ havle velâ kuvvete illâ billah’
derse hatalarına keffaret olur. Bu hataları deniz köpükleri kadar da olsa”3
“Duanm hayırlısı İstiğfar, ibâdetin hayırlısı da, kelime-i tevhîddir”4
“İstiğfar, mü’minin sahife-i amelinde nûr gibi parlar”5
“Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfara devam ederse Cenâb-1 Hakk, 0 kimsenin gamlarını feraha ve sıkıntılarını genişliğe tebdil ederek hiç ummadığı bir taraftan onu rızıklandırır”6
“Ey insanlar! Ölmeden evvel Allah’a tevbe ediniz”7
2 Buhârî, Ezan, 149, Deavât, 16;
3 Keşfu’l-hafa, 2/11, (Haraiti ve Beyhaki’den)
4 a.e. 281
5 Ramuzu’l-ehadis.
6 ibn Mace, Zühd. 30.
7 Ebu Dâvud,Vitr,26;İbn Hanbel, Müsned, 2/450.