
Siyonist medya organları, Birleşik Arap Emirliklerinin altyapı tesisleri ve hayati binaların denetimi için İsrailli şirketlerin İnsansız Hava Araçlarından yararlanmak istediğini bildirdiler.
Birleşik Arap Emirlik ile Siyonist Rejim İsrail arasında ilişkileri normalleştirme anlaşmasının üstünden bir yıl kadar süre geçmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri son bir yıl içerisinde Telaviv’de büyükelçiliğini açmasının yanı sıra bu rejim ile ilişkilerini diğer alanlarda da geliştirmeye başlamıştır. Birleşik Arap Emirlikleri ilişkileri normalleştirmeyi, bölgede işbirliği ve barışı geliştirmek amacı ile başlattığını iddia ediyor. Ancak kanıtlar ve de ilişkilerin geliştirildiği alanlar ve havzalar, Siyonist Rejim İsrail’in Birleşik Arap Emirliklerine güvenlik penceresinden sızmaya odaklandığını ve bu sızmayı öncelik haline getirdiğini gösteriyor.
Bu doğrultuda Siyonist Rejim medya organları, Globes ekonomik gazetesinden naklen Siyonist şirket Percepto’nun İHA’larını Birleşik Arap Emirliklerinde petrol sahaları, güneş enerjisi santralleri, altyapı tesislerini denetlemek ve bu tesislerin sağlığının kontrol edilmesi, temel sorunların ve halellerin bulunması için kullanacağını bildirdi. Bu İHA’lar gece gündüz görüntüleme sistemine sahip olup deşifreleme imkanına sahip olmakla beraber güvenlik ve operasyonel eksiklikleri bulma doğrultusunda suni zeka imkanlarına da sahiptir.
Siyonist Rejim İsrail’in Haaretz gazetesi köşe yazarlarından Amus Her’il son yazılarından birinde Siyonist güvenlik kaynaklarından naklen BAE’nin Siyonist Rejim İsrail’in en önemli siber ve güvenlik müşterilerinden biri haline geldiğini belirtti.
Aslında BAE’nin bu doğrultudaki girişimi bir kaç nedenden dolayı riskli bir güvenlik adımı olmuştur.
İlk olarak, güvenlik hizmetlerinin sadece uzun diplomatik ilişkilerin olduğu bir zaman talep edilmesinin mantıklı olmasıdır. Halbuki Abu Dabi ve Telaviv arasındaki resmi ilişkilerin geçmişi bir yıl kadardır ve böyle bir stratejik geçmiş söz konusudur. Bu yüzden de bu koşullar altında güvenlik alanında yabancılara güvenmek ağır sonuçlar doğurabilir.
İkinci dikkat çekici mesele, Siyonist Rejim İsrail’in Arap ülkeleri ile ilişkilerinin esasında dostane olmamasıdır. Küresel düzeyde en tanınan düşmanlıklar ve husumetlerden biri de Araplar ve Yahudiler arasındaki düşmanlıktır. Bu düşmanlığın uzun bir tarihi de vardır. Gerçi BAE Siyonist İsrail ile hiç askeri bir çatışma veya savaş deneyimi yaşamamıştır ancak bu durum iki tarafın dostane ilişkilerinden kaynaklanmamış, BAE’nin kuruluşunun kısa ömrü ve askeri zafiyeti dolayısı ile olmuştur. Buna rağmen Siyonist Rejim, BAE’ne Arap-Yahudilik ilişkileri açısından bakmaktadır ve Abu Dabi’nin düşüncesinin tersine bu ülkeye güvenmemektedir. İsrail’in BAE’ne güvenmemesinin delillerinden biri de Telaviv’in ilişkilerin normalleştirilmesi anlaşmasının imzalanmasından sonra bile Amerika’nın BAE’ne F35 satmasını engellemesidir.
Üçüncü mesele İsrail’in, polisiye ve savaştalep bir yönetim olmasıdır. Kısa vade veya uzun vadede Abu Dabi ve Telaviv ilişkilerinde gerilim yaşandığı halde, İsrail’in BAE’ndeki güvenlik etkinliği, ciddi bir tehdide dönüşebilir. İşte tam da bu nedenden dolayıydı ki Mısır ve Ürdün sırası ile de 1979’da ve 1994’te İsrail ile barış anlaşmaları imzalamalarına rağmen bu rejim ile güvenlik işbirliklerine yanaşmadılar.
Son nokta ise BAE’nin sırf petrol ve enerji altyapı tesislerinin güvenliğini İsrail rejimine bırakmamasıdır. Buna ilaveten İsrail casusluk yazılımı Pegasus da devrededir. Başka bir ifade ile BAE, vatandaşlarını ispiyonlamak için bir de bu casusluk yazılımından yararlanmaktadır. Buna göre BAE’nin İsrail ile güvenlik işbirlikleri BAE vatandaşlarının da korkmasına yol açmıştır.