Bediüzzaman’ın Dilinden Ramazan: Beşinci Bölüm
![](/wp-content/uploads/2023/03/5.jpg)
Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin tehzib-i ahlâkına ve serkeşâne muamelelerinden vazgeçmesi cihetine baktığı noktasındaki çokhikmetlerinden birisi şudur ki: Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez. Hem ne kadar zayıf ve zevâle maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez. Adeta polattan bir vücudu var gibi, lâyemûtâne, kendini ebedî tahayyül eder gibi dünyaya saldırır. Şedid bir hırs ve tama’ ile; ve şiddetli alâka ve muhabbetle dünyaya atılır. Her lezzetli ve menfaatli şeylere bağlanır. Hem, kendini kemâl-i şefkatle terbiye eden Hâlikını unutur. Hem netice-i hayatını ve hayat-ı uhreviyesini düşünmez; ahlâk-ı seyyie içinde yuvarlanır.
İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç; en gafillere ve mütemerridlere, zaafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zaif vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor… Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin fir’avunluğunu bırakıp, kemâl-i acz ve fakr ile Dergâh-ı İlâhiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü mânevî eliyle rahmet kapısını çalmağa hazırlanır. Eğer gaflet kalbini bozmamış ise….
Risale-i Nur Külliyatı 1958 Baskısı / Mektubat / 29. Mektub / İkinci Risale Olan İkinci Kısım / Beşinci Nükte / Sayfa 370