26 Mart 2015’te saldırıların başlamasının arifesinde, hiç kimse Yemen halkının Amerika ve İngiltere liderliğindeki 17 ülkenin oluşturduğu uluslararası koalisyon karşısında efsanevi bir destana imza atacağını tahmin edemezdi.
Bugün, El-Aksa Taşkın Harekatı’ndan bir buçuk yıl sonra Yemen, koalisyonun tüm öngörülerinin yanlış olduğunu kanıtladı. Filistinlilerin meşru haklarını savunarak sömürgeciliğin pençesinden ulusal kurtuluşun yeniden canlanmasında mucizeler biriktirdi.
Trump yönetiminin Yemen’e yönelik mevcut saldırıları, Biden döneminde gerçekleştirilenlerden çok daha güçlü. Şimdi Yemen’e yönelik saldırılar durdurulamaz bir şekilde devam ediyor ve Trump’ın Kızıldeniz’deki gerçekliği İngiliz donanmasının doğrudan katılımı olmadan değiştirme vaatleriyle kasıtlı olarak sivilleri vuruyor.
Öte yandan, İsrail’in kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ne insani yardım ulaştırma konusunda verdiği son tarihi görmezden gelmesi nedeniyle Yemen silahlı kuvvetleri, işgal altındaki Filistin’in Eilat limanına yönelik gemi trafiğini felç etmeye devam ediyor.
Yemen silahlı kuvvetlerinin ABD saldırılarını şimdiye kadar kontrol altına almasına yardımcı olan şey, Ansarallah hareketinin cihada sağlam bir doktrin olarak inanmasıydı. Bu, sürekli bombardımanlara ve ekonomik zorluklara rağmen her Cuma geri çekilmeden milyonlarca kişinin katıldığı mitingleri sürdüren milyonlarca insanın inandığı bir doktrindir.
Filistin davası Yemenlilerin vicdanında canlılığını sürdürüyor.
Sanaa hükümeti, kısa sürede ülkenin sanayi ve ticari sektörlerine 170 milyar doları aşan muazzam kayıplar veren Amerikan bombardımanlarına karşı koyabilmiştir. Her alanda motivasyonu keskinleştiren bir özyönetim politikası benimsemiştir.
Yemen’in askeri gücü, düşman savaş gemilerinin yenilgisine ve İsrail varlığının yıpranmasına da katkıda bulundu. Sadece Eilat limanını felç etmekle kalmadı, aynı zamanda Tel Aviv’e sık sık füze ve drone saldırıları yaptı.
Yemen’in özel coğrafyası da Amerikan casus uçaklarının görevlerini etkisiz hale getiriyor.
Sanaa hükümeti ayrıca, Yemen’in en büyük partilerinden ikisi olan Islah Partisi (Yemen Müslüman Kardeşler) ve Ulusal Kongre Partisi’nin bazı üyelerinin iddialarını çürüttü. Şimdi, Ansarallah hareketi yalnızca bazı Yemenli seçkinler arasında değil, aynı zamanda Arap ve muhtemelen küresel seçkinler arasında da daha fazla popüler destek kazandı, özellikle Mart 2015’te başlayan ve 2022’ye kadar süren Suudi-Emirlik saldırganlığını başarıyla püskürttükten sonra.
Yemen, ABD’nin hem saldırgan hem de savunmacı askeri üstünlüğüne rağmen denizde, karada ve havada başarılı oldu. Bu, ABD’nin İsrail ve bazı Batılı ülkeler (özellikle İngiltere) tarafından desteklendiği ve Aden hükümetinin komplolarının da eklendiği bir dönemde gerçekleşti.
Bu nedenle, Trump’ın Biden’ınki gibi bahisleri, özellikle de Amerikan’ın uzun vadeli savaşlar yürütme konusundaki yetersizliği ve İran, Çin, Rusya, Kanada, Meksika ve hassas iç meselelerle meşgul olması göz önüne alındığında, başarısızlığa mahkumdur. Bu, Yemen’i Filistin ve tüm Direniş Ekseni lehine bir kaldıraç kartına dönüştürüyor.
