Filistin’e yardım müslümanlara farzdır

Mübarek Kadir gecelerinin eşiğinde bu haftaki Tahran Cuma namazı İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei’nin imametinde eda edildi. Bugün Tahran Üniversitesi ve çevresindeki caddeler bu nedenle görkemli bir kalabalığa şahid oldu.
Ayetullah Hamenei Cuma namazı hutbesinde çeşitli dini ve siyasi konular üzerinde durdu.
İslam İnkılabı Rehberi özellikle Filistin sorununun hala bölgenin en büyük problemi olma özelliğini koruduğunu hatırlatarak, ‘bilinçli İran halkı bu yılki Kudüs Günü’nde de caddeleri dolduracak ve diğer müslüman ve özgürlük yanlısı halklarla birlikte mazlum Filistin halkının haklarını savunacaktır’ dedi.
Gasıp siyonist rejimin Gazze ve Batı Şeria’da Filistin halkına uyguladığı şiddet eylemlerinin dozunun, bu rejimin Filistin’li ve Lübnan’lı mücahidler karşısındaki yenilgisi ve kendi iç zaaflarından kaynaklandığını belirten İslam İnkılabı Rehberi şunları söyledi: ‘Gazze’deki Hamas hükümeti, seçimlerle iş başına gelmiş yasal ve halkçı bir hükümettir. Ancak, uygarlık ve demokrasi şampiyonları, bu gerçeğe bakmaksızın siyonist rejimin cinayetleri ve şiddet eylemlerini desteklemekteler.’
Ayetullah Hamenei, İslam dünyasının aziz Kudüs’ün işgalcileri karşısında tavır koyabilmeleri için Kudüs Günü’nün uygun bir fırsat oluşturduğunu ve İmam Humeyni’nin Dünya Kudüs Günü’nün benimsenmesi yolunda basıretli bir adım attığını kaydederek ‘Allah’ın izniyle, tüm İran halkı ve müslüman uluslar böylesine büyük bir günde Filistin halkının haklarını gündeme getirirken, İslam ülkeleri de Hamas hükümeti ve Filistin halkına yardımcı olma görevlerini ifa etmelidirler’ dedi.
İslam İnkılabı Rehberi mübarek Kadir geceleri ve Hz. Ali (S)’in şehadet yıldönümüne işaretle, salih kulların erdemi ve diğer özellikleri açısından Hz. Ali’nin kusursuz ve seçkin bir model olduğunu vurgulayarak, bu büyük şahsiyetin özellikle devlet yönetiminde sürekli olarak başvurduğu eylemin, toplumun ahlaki terbiyesi olduğunu; zira Hz. Ali’nin, kötü ahlakı, toplumdaki tüm sapmalar ve problemlerin kökü olarak bildiğini ifade etti.
Hz. Ali’nin ‘dünyaya bağlılık toplumdaki tüm sapmalar ve problemlerin köküdür’ şeklindeki sözüne atıfta bulunan Ayetullah Hamenei şöyle konuştu: ‘Allahu teala dünya ve tabiatı böylesine zengin kaynakları ile insanın yararlanabilmesi için yaratmıştır ve eğer ilahi kanunlar ve kurallara riayet edilirse, işte bu, güzel bir dünyadır. Kötü dünya ise, dünyadaki doğal nimetlerden ilahi kurallara uymayarak yararlanılan bir dünyadır ki böyle bir dünyanın taraftarları kendileri için daha fazla pay koparabilmek amacıyla çaba harcamakta , başkalarının hukukunu çiğnemekte ve evrenin yaratılış gayesi karşısında gaflete düşmektedirler.’
Toplumların sapmaya uğramasındaki temel sırrın dünya düşkünlüğü olduğunu belirten İslam İnkılabı Rehberi sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Dünyaya tapan kimi insanlar dünyayı yönetmek amacıyla ortaya çıktıklarından insanların haklarına zulmedilmektedir ve dünyaperest insanlar hedeflerine varabilmek için fitne, savaş, yalana dayalı propaganda ve mertliğe yakışmayan politik oyunlara başvurmaktalar.’
Ayetullah Hamenei, Kadir gecelerinden ‘zikir ve huşu baharı’ olarak söz etti ve Allah’a yakınlaşma, zikir ve istiğfarın insanın kalbi üzerinde mucizevi etkiler uyandırdığını ve bu bağlamda insanın dünyevi bağlılıklarını azaltarak, yaratıcının azametine yöneldiğini hatırlattı.
İslam İnkılabı Rehberi Ramazan ayında topluma hakim olan manevi havanın arttırılması, Kur’ani toplantılar düzenlenerek bu ilahi kitabın ayetleri üzerinde tefekkür edilmesi, ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunulması ve halka iftariye verilmesinin halk arasındaki safa ve samimiyeti yükselteceğini belirterek bu tür etkinliklere genişlik ve derinlik kazandırılmasını öğütledi.
Ayetullah Hamenei İran halkının İslam İnkılabı’nın temel ilkelerine içten bağlı olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘Bu millet, ilkeli duruşunun yanı sıra bilim ve araştırma ehlidir ve zamane gereksinimlerini farketmektedir. Mukaddes savunma savaşı sırasında bölünmez bir bütün halinde hareket eden bu halk, ülkenin bayındırlığı ve bilimsel ilerleme döneminde de sahnedeki yerini almıştır. Ecnebi uşaklarının ülkemizde ihtilaf çıkarmayı gündemlerine soktukları dönemde de bu halk vahdet çağrısında bulunmuş ve düşmanın casusluk mekanizmalarının bazı şehirlerde karışıklık çıkartmaya yeltendikleri sırada mücadelenin en ön saflarında yerini almıştır. Düşmanın nükleer enerji konusunda propagandalarını yoğunlaştırdığı dönemde ise halkımız çok iyi bir tepki göstermiştir. Bu ilkeli duruş ve basıret, övgüye layıktır. İran halkı bu tavrıyla inkılabın dördüncü on yılını ‘ilerleme ve adalet’ sürecine dönüştürecek ve ülkeyi sağlama alacaktır.’