
İran İslam cumhuriyetinin UAEA’daki daimi temsilcisi Ali Asgar Sultaniye Cenevre’de Salı günü yapılan nükleer silahların geliştirilmesini önleme konvansiyonuyla ilgili konferansta, İran’ın barışçı nükleer enerjiyi geliştirme ve kullanma hakkını desteklediğini, nükleer silahların geliştirilmesini şiddetle kınadığını ve yasaklanmasına çalıştığını söyledi. NPT anlaşması 1 Haziran 1968’te Nükleer silahsızlanmanın sağlanması amacı ile imzaya açıldı. Şu anda NPT’ye taraf olan ülke sayısı 189’a ulaşmıştır. Bugün nükleer silah sahibi olan sekiz ülkeden Hindistan, Pakistan ve Filistin topraklarını işgali altında bulunduran ırkçı İsrail rejim ise NPT’ye taraf değildir. NPT anlaşması uyarınca Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin, nükleer silah sahibi ülkeler olarak tanınmıştır. Bu ülkeler anlaşmanın imzalandığı dönemde, nükleer silah sahibi olan, BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyeleridir. Bu anlaşma ile nükleer silah sahibi olan bu beş ülke, nükleer silah sahibi olmayan ülkelere bu teknolojiyi transfer etmeyeceğini, Nükleer silah sahibi olmayan ülkeler ise nükleer silah sahibi olmaya çalışmayacaklarını kabul etmişlerdir. Buna rağmen Amerika, Fransa, İngiltere ve Almanya soykırımcı İsrail rejimini nükleer silah teknolojisini geliştirmekle donatmış ve nükleer başlıkları kullanma yeteneğini sağlamıştır. NPT bütün ülkelerin barışçı nükleer enerjiyi geliştirme ve kullanma hakkını garanti etmiştir. Bir tarafta batı ittifakı ve NATO liderleri olan Amerika, Fransa ve İngiltere, diğer taraftan Rusya ve Çin, nükleer silahları geliştirme ve Deneme sürecini tekellerinde bulundurmaktadırlar. Buna ilaveten barışçı nükleer teknoloji ve uranyumu zenginleştirme pazarını da tekelci bir şekilde denetim altına almaya çalışmaktadırlar.
Bu ülkeler nükleer silahsızlanmaya destek vermekten de kaçınmakta ve nükleer silahı caydırıcı bir güç olarak kullanmaktadırlar. Elbette Amerika ile Rusya nükleer silahların yüzde 90’nından fazlasını tekellerinde bulundurmaktadırlar. NPT’nin 4 maddesi uyarınca, antlaşmanın hiçbir hükmünün tarafların barışçı amaçlarla nükleer enerjinin araştırılmasını geliştirmeleri, üretmeleri ve nükleer enerjiyi kullanmaları hususundaki vazgeçilmez haklarını etkileyecek şekilde yorumlanamayacağını; antlaşmanın I ve II. Maddeleri uyarınca taraf Devletler arasında bu hususta hiçbir ayırım yapılmayacağının kayıtlı bulunması; antlaşmaya katılan taraflardan durumu uygun olanların tek başlarına veya diğer ülkeler ya da uluslararası kuruluşlar ile birlikte, antlaşmaya taraf özellikle nükleer olmayan devletlerin ülkelerin de nükleer enerjinin barışçı maksatlarla uygulanmasının daha da geliştirilmesine katkıda bulunmak üzere işbirliği yapacaklarını da taahhüt etmektedirler.
NPT anlaşmasında bu ayırımcılık NPT’nin başlıca sorunlarından biridir. 2010 yılındaki nükleer silahların geliştirilmesini önleme konvansiyonunu gözden geçirme konferansında pratikte nükleer silahsızlanmanın gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulandı. 2012 yılındaki benzer konferansta Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılması gerektiği kaydedildi. Fakat batılı ülkeler ırkçı İsrail rejimine ayırımcı bir politika izledikleri için Siyonist rejim bu kapsamın dışında kaldı. Hâlbuki Ortadoğu bölgesinde sadece soykırımcı İsrail rejimi nükleer silahlara sahiptir ve Filistin halkına karşı bu silahı kullanabileceği tehditlerini savurmaktadır. İran İslam cumhuriyetinin temsilcisi de ilgili konferansta bu ayırımcı politikayı protesto etti. İran’ın UAEA’daki daimi temsilcisi Ali Asgar Sultaniye nükleer silah sahibi ülkelerin depolarında on binlerce nükleer başlığı ve atom bombaları bulunduğunu, bunların beşeri toplumun varlığını ciddi bir şekilde tehdit ettiğini vurguladı. Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması-CTBT-‘ye rağmen Amerika ve NATO yeni nesil nükleer silahların geliştirilmesi için nükleer denemeler yapıyorlar. Amerika ve NATO, askeri doktrininde Nükleer silah konseptini benimseyip, gerekli görüldüğünde nükleer silah kullanacaklarını ilan etmiş bulunuyorlar. Amerika ve NATO üyesi Fransa ve İngiltere bu girişimleriyle NPT ve CTBT anlaşmasını imzalayan BM üyesi ülkelerin uluslar arası kararlarını ayaklar altına alıyorlar. Amerika NATO çerçevesinde nükleer silah sahibi olmayan Avrupa kıtası ülkelerin ve Türkiye halkının nükleer silahsız yaşama hakkını ihlal ediyor. İran İslam cumhuriyeti, Uluslar arası atom enerjisi ajansının genel müdürüne çağrıda bulunarak nükleer silah sahibi olmayan NPT ve CTBT’yi imzalayan ülkelerin bazısında konuşlandırılan nükleer başlık ve bombaların tahrip ve imha gücüyle plütonyum ve yüksek seviye’de zenginleştirilmiş uranyum hakkında ve yarattığı tehlikeler konusunda gerekli bilgilere sahip olup olmadıklarını araştırmasını ve kamu oyunu bilgilendirmesini istedi. Eğer bu nükleer silahların tehlikeleri konusunda bilgi sahibiyseler Amerika NPT’nin 1. maddesini ve nükleer silahlara ev sahipliği yapan Avrupa ülkelerin yöneticileriyse bu anlaşmanın 2. maddesini ihlal etmiş olurlar. Nükleer silah sahibi olamayan Avrupalı ülkeler Amerika nükleer silahlarının konuşlandırılmış olması hakkında UAEA’yi bilgilendirmemişlerse, 1 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlasması’na ilişkin Güvenlik Denetiminin Uygulanmasına dair Anlaşmayı yani Güvenlik Denetimi Anlaşmasını ve ek protokolü ihlal etmiş olurlar.
İngiltere ve Fransa yeni nesil nükleer silahları geliştirmeye çalışıp, NPT anlaşmasını açıkça ihlal etmektedirler. İran’ın daimi temsilcisi Sultaniye’nin vurguladığı gibi; İngiltere Trident adlı nükleer deniz altısını 100 milyar Pound tutarındaki maliyetiyle geliştirmeye çalışarak NPT’nin 2010 yılındaki değişik 4 maddesiyle ilgili taahhütlerini ihlal etmiş oluyor. Almanya da Amerika nükleer silahlarına ev sahipliği yapmakla birlikte ırkçı İsrail rejimine Dolphin (Yunus) adlı 6 deniz altıyı teslim etmiştir. Bu deniz altılar nükleer başlık taşıyan füzeler ve mayınlarla donatılmıştır. Böylece Almanya 1995 yılında imzalanan Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılması anlaşmasını ihlal etmiştir. Nükleer silah sahibi ülkeler 2014 yılına kadar silahsızlanma konusundaki girişimleri hakkında hazırlık komitesine rapor sunmalıdırlar. Bunun ardından NPT’nin 4. maddesi uyarınca nükleer silahsızlanmanın tamamen gerçekleştirilmesi ve nükleer silahların imhası süreci başlatılmalıdır.
İran İslam cumhuriyeti Ortadoğu ile birlikte dünya’da bütün nükleer silahların imha edilmesi gerektiğini vurgulayıp, bu konudaki anlaşmaların uygulanması gerektiğini ilan etmiştir. İslam inkılabı rehberi de Tahran’daki “barışçı nükleer enerji herkese – nükleer silah hiç kimseye” uluslar arası konferansa gönderdiği mesajında nükleer silah geliştirme ve kullanmanın İslam dini açısından haram olduğunu belirtip, bu fetvasını uluslar arası bir hukuki belge olarak BM de kaydettirildi.