
İran İslam Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler’deki temsilcisi, İran’daki insan hakları durumuna ilişkin Özel Raportör Cavid Rahman’ın raporuna kararlı bir tepki göstererek, bu tür raporların amacının yalnızca insan hakları belgelerini diğer ülkelere karşı kullanmak olduğunu belirtti.
Buna ilaveten İran İslam Cumhuriyeti insan hakları kurulu başkanı ve yargı erki uluslararası işler yardımcısı Kazım Garibabadi de bu rapora tepki göstererek dünyanın Batı ve Amerika gibi iddiacı ülkelerin tavırlarından çile çektiği bir sırada zaten bu ülkelerin eylemleri sonucu insan hakları kurbanına dönüşen İran’ın insan hakları durumu ile ilgili rapor vermelerinin politik ve tamamen gerçekleri saptırma doğrultusunda olduğunu belirtti.
Batı her zaman insan hakları meselesini bir araç olarak görmüş ve siyasi baskılar yapma ve garazkar politikalarını uygulamak için bunu bir kaldıraç olarak kullanmaya çalışmıştır.
Pazartesi günü yerel saatle BM Genel Kurulu Üçüncü Komitesi’nde İran’ın Birleşmiş Milletler Temsilcisi Zehra Erşadi, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinin herkes için ortak bir hedef olması gerektiğini belirterek şu açıklamada bulundu: ” Buna rağmen, insan haklarında istikrarlı ilerleme kaydeden ülkeleri seçici olarak taciz etmek için insan hakları mekanizmalarının kötüye kullanılması, dayanışma duygusunun altını oymakta ve insan haklarının yüce insani hedeflerini baltalamaktadır.”
Erşadi, “Eldeki tüm deliller ve gerçekler, İran İslam Cumhuriyeti’nde insan hakları konusunda Özel Raportör atanmasının iyi bir niyet çerçevesinde olmadığını gösterse de, İran, halkına hizmet etmekten bir an olsun vazgeçmeyecek ve demokratik yönetim sistemini derinleştirecektir.” ifadelerini de kullandı.
İran’ın Birleşmiş Milletler temsilcisinin bu açıklamasında şu ifadelere de yer verildi: “İran İslam Cumhuriyeti, karşılıklı saygı ve eşitliğe dayalı diyalog ve işbirliğinin, insan haklarının uluslararası düzeyde geliştirilmesini ve korunmasını sağlamak için mevcut tek araç olduğuna inanmaktadır.”
Siyasi meseleler uzmanı Parsa Caferi ise Batı’nın insan hakları konusundaki çifte standartlı duruşunu eleştirerek insan haklarına karşı siyasi, çifte standartlı, araçsal ve tarafgir yaklaşımların olmaması halinde gerçekçi ve sorumluluk eksenindeki hassasiyetlerin insanlar için daha iyi hayat koşulları sağlayabileceğini belirtiyor. Bu uzmana göre halihazırda böyle bir yaklaşım söz konusu değildir. Büyük güçler bu hususu araçsal olarak kullanarak insan haklarının konumunu iyice indirgemişlerdir.
Açıktır ki, siyasi hedeflere dayalı raporlar, İnsan Hakları Konseyi’nin itibarına ve güvenine bir darbedir ve BM İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını denetlemekle görevli organı gerçek konumundan saptırmaktadır.
İran İslam Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üçüncü Komitesi’nde temsilcisi de, bu ikilemleri eleştirerek; İran’ın insan haklarına saygı da dahil olmak üzere BM Şartı’nın ilke ve hedeflerine bağlılığını vurgulayarak, tüm ülkeleri insan hakları meselelerinde tarafsızlığa ve seçici davranmamaya çağırdı.
İran’ın Birleşmiş Milletler temsilcisi, Kanada, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç gibi ülkeler tarafından insan hakları mekanizmalarının kötüye kullanıldığını hatırlatarak, bu ülkelerdeki insan hakları durumunu şiddetle eleştirdi ve bu ülkelerdeki insan hakları durumunun araştırılması çağrısında bulundu. .
İran İslam Cumhuriyeti, karşılıklı saygı ve eşitliğe dayalı diyalog ve işbirliğinin, insan haklarının uluslararası düzeyde geliştirilmesini ve korunmasını sağlamak için mevcut tek araç olduğuna inanmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti İnsan Hakları Kurulu sekreterinin açıklamalarının yanı sıra İran’ın BM Temsilcisinin, İnsan Hakları İran Özel Raportörü’nün İran hakkındaki önyargılı raporuna bu açıdan verdiği yanıt, İnsan Hakları Konseyi’nin ikilemlerini açıklayıp tüm ülkelerin çıkarlarının korunması ve insan hakları durumunu desteklemek doğrultusunda olmuştur.