
Çağımızda tıp bilimi artık nükleer teknoloji ile iç içe girmiştir. Birçok gelişmiş ülkede nükleer teknoloji, tıp alanında yoğun şekilde kullanılmakta.
Bilim alanında artan bu ihtiyacı karşılamak için Erak Ağır Su Tesisi’nde düzenlenen merasimde, izotopik biyoteknik laboratuvarı ilk kez hizmete girdi ayrıca ağır su işletilmesi amacıyla Kimya laboratuvar kompleksinin inşaatı için temel de atılmış oldu.
Törene katılan İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, İran’ın bilim insanlarının buluşma yeri olan bu araştırma-üretim projesinin açılış töreninde yaptığı konuşmada, proje bütçesinin Hondab Ağır Su Nükleer Kompleksi’nin gelirinden ayrılmasına atıfta bulunarak, önümüzdeki 3 ila 4 yılda bu alandaki diğer önemli ürünlerin seri üretimine geçileceğini ümit etti.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, Hondab Nükleer Kompleksi’nin, şefkatli, sevecen ve içten yetkililerini, uzmanlarını ve çalışanlarını takdir ederken, bu siteyi katma değerli bir proje olarak örnek gösterdi ve “Bu, büyük bir bilimsel, araştırma ve üretim projesidir. İran’ın nükleer enerjisini ve nükleer teknoloji ile iç içe olan sağlık sektörünü de içerir.” dedi.
İran İslam Cumhuriyeti, nükleer sanayi alanında nükleer anlaşma ve konvansiyonellere tam bağlı kalarak, adım atmakta ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı da sürekli şekilde İran’ın nükleer faaliyetlerini denetlemektedir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyid Ali Hamanei defalarca, ülkenin nükleer bilime ihtiyaç duyduğuna işaretle, İran’ın asla nükleer silah peşinde olmadığını vurgulamıştır.
Ayetullah Hamanei, bir grup üstün başarılı bilim insanları ve elitleri kabul ettiği görüşmede, bilimin doğru kültürden ayrılması halinde yanlış yollara sapacağına işaretle, nükleer bilimin insani kültür ile birlikte olmadığından nükleer silahın üretimiyle sonuçlandığını, ve bugün de dünyanın tehdit altında olduğunu kaydetti. İslam İnkılabı Rehberi, İran olarak yapabileceklerine rağmen kararlı ve cesur şekilde bu yola girmediklerini, nükleer silahın yapımı ve bulundurulmasının hata ve kullanılmasının da haram olduğunu vurguladı.
Nükleer teknoloji, çeşitli kullanımları yüzünden, bilimsel büyümede büyük öneme sahiptir ve herhangi bir ülkenin güç kazanması ve sürdürülebilir kalkınmayı yakalaması için önemli etkenlerden sayılıyor. Bu açıdan nükleer bilim ve teknoloji, gelişmiş ve modern teknolojiler arasında yer almakta.
İran’da da modern nükleer teknoloji alanında kayda değer kapasite oluşmuştur. ABD’nin zalimce yaptırımları ve azami baskısına rağmen, nükleer bilimciler ve araştırmacılar, kanserler dahil çeşitli hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan çok sayıda radyofarmasütik ilaç üretmeyi başarmıştır.
İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvandi de, bu kurumun İslami Şura Meclisi’nin İran’ın nükleer haklarını koruma kararı uyarınca kurduklarına işaretle, “yüzde 20 ve 60 oranlarında zenginleştirilmiş uranyum üretimi, yeni ağır su reaktörünün yapımı, modern santrifüjlerin montajı ve metal uranyum fabrikasının hizmete verilmesinin bu doğrultuda atılan önemli adımlardan sayıldığını” vurguladı.
Bu ilerlemeler, Avrupalı ülkelerin kendi sözlerini yerine getirmedikleri ve İran’ın barışçıl nükleer programına yardım etmediklerine rağmen İranlı uzmanlar ve fizikçilerin, birçok engeli aşmayı başardıklarını gösteriyor. Gelinen noktada İran, yerli teknoloji ile nükleer bilim alt yapısı alanında bilimde kaynak bir ülke olarak kendi deneyimlerini özellikle nükleer tıp alanında başka ülkelere sunmaya hazırdır./