
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Pazartesi günü yayımladığı ve bu uluslararası kuruma üye ülkelere sunduğu yeni raporunda İran’ın zenginleştirilmiş metal uranyum alanındaki faaliyetlerinin artmasından dolayı kaygılarını bildirdi.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın son girişimini İran’ın dört aşamalı planının üçüncü adımı olarak değerlendirdi.Dördüncü aşamanın ise reaktor yakıt panellerinin üretimi olduğu belirtilmektedir.
İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsü Said Hatipzade ise Uluslararası Ajans’ın iddiasına tepki olarak sözlerine açıklık getirip İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm nükleer girişimleri ve programlarının nükleer silahlı yaygınlaştırmayı yasaklama anlaşması- NPT’ye uygun olduğunu ve İran’ın taahhütlerine uygun olduğunu Ajans’ın denetimi altında ve daha önce bildirildiğini belirtti.
İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsünün de hatırlattığı gibi İran’ın BERCAM nükleer anlaşması ile ilgili telafi edici ve taahhütlerini azaltıcı girişimleri bu anlaşma maddelerine uygun olarak yapılmıştır.
BERCAM nükleer anlaşmasının 26’ıncı ve 36’ıncı maddelerine esasen, karşı tarafın taahhütlerine bağlı kalmaması halinde İran taahhütlerini tamamen veya kısmen durdurabilir veya askıya alabilir.
Doğal olarak BERCAM nükleer anlaşmasına taraf olan Amerika ve Avrupalı ülkeler bu anlaşmadaki taahhütlerini kayıtsız şartsız hayata geçirmezse İran İslam Cumhuriyeti de kendi barışçıl nükleer programını kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde, yönetimin karar vereceği düzeyde ve koruma anlaşmaları çerçevesinde ayrıca uluslararası atom enerjisinin de sürekli denetimleri altında devam ettirecektir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ise defalarca ülkenin nükleer bilime ihtiyacının önemine vurgu yaparak İran’ın nükleer silah ve bomba peşinde olmadığını belirtmiştir.
İslam İnkılabı Lideri bu hususta dahiler ve üstün bilimsel yetenekler ile görüşmesinde şöyle bir hatırlatmada bulundular: ” Bilim doğru kültürden uzaklaşırsa, hatalı yola sapar. Fayda dolu nükleer bilim insancıl kültür ile beraber olmadığı için nükleer bomba üretimine yol açtı ve bugün hala dünyaya yönelik büyük bir tehdittir. Biz de yapabileceğimize rağmen kesin ve cesaretli bir şekilde bu yola adım atmadık. Hem nükleer bomba yapmak hem onu tutmak ve saklamak yanlıştır. Çünkü onu kullanmak haram sayılır. “
İran’da metal uranyum üretimi hususunun tehdit olarak gösterilmesi yönündeki evham dolu velveleler gerçekte İran’ın meşru nükleer haklarına sahip olma yolunda engellemelerin ve siyasi baskıların bir devamıdır. Doğal olarak defalarca bildirildiği üzere, BERCAM nükleer anlaşmasının geniş çaplı ihlaline, Amerika’nın 2231 sayılı kararı ve özellikle de Avrupa Birliği ve Avrupa Troykasının bu anlaşmaya tam olarak bağlı kalmamasına cevaben İran’ın telafi edici girişimleri haklı bir tutumu gözler önüne serdi.
Siyasi meseleler uzmanı Mustafa Hoşçeşm şöyle diyor:” Bu yalancı iddia sahipleri, nükleer altyapıyı yok etmek ve müzakereleri çıkmaza sokmak için büyük çabalarda bulundular. Ancak sonuca ulaşamadılar. Şimdi de gerçeklere yönelik gözlerini yumarak İran’ın nükleer faaliyetlerini tehdit olarak göstermeye çalışıyorlar.
İran’ın amacı, reaktörlerin ihtiyaç duyduğu yakıtın daha kalitelisini üretmektir. Bu faaliyetler hep Ajans’ın denetimi altında yapılmıştır. İran askeri hedefler peşinden koşsaydı zaten faaliyetlerini Ajans’a bildirmezdi. Bu yüzden İran Ajans’ı faaliyetleri hususunda bilgilendirdiği zaman amacı Tahran reaktörünü çalıştırmak için yeni yakıt üretmek olmuştur.
NPT’nin 4’üncü maddesine göre İran Ajans’ın üyelerinden biri olarak zenginleştirme dahil barışçıl nükleer bilimden yararlanma hakkına sahiptir. İran’ın molibden elementinin üretilmesinde kullanılan yüzde 60 kadar zenginleştirilmiş Uranyumu üretmesi bir yandan da radyo ilaçlar üretiminin niceliğini ve niteliğini arttırmasında da önemli rol oynayacaktır.