BM Güvenlik Konseyi’nin Afganistan’daki insani koşullardan endişe duyması
BM Güvenlik Konseyi’nin “Küresel Gıda Güvensizliği” başlıklı toplantısına katılanların bir kısmı, Afganistan’daki insani durumu endişe verici olarak değerlendirdi.
Bu toplantıda BM’in kıtlık ve güvensizliği önleme ve bunlarla mücadele koordinatörü Rina Gilani, Afganistan’daki açlık ve kıtlıktan duyduğu endişeyi dile getirerek “Çatışmaların ve güvensizliğin devam etmesi Afganistan’da hâlâ açlığın ve kıtlığın ana sebebidir. Bu nedenle Afganistan vatandaşları geçen yıl şiddet olaylarında zor durumda kaldılar” açıklamasında bulundu.
Uluslararası Kurtarma Komitesi başkanı David Miliband, çatışma ve güvensizliği Afgan halkının devam eden açlığının nedeni olarak değerlendirerek şunları söyledi: “BM Güvenlik Konseyi’nin Afgan halkının acılarına dikkat çekmesi, uluslararası toplumun bu ülkedeki insani duruma hâlâ dikkat ettiğini gösteriyor, ancak bunları çözmek için ciddi bir adım atılmıyor ve bu nedenle Afganistan’daki sosyal ve güvenlik durum kötüleşmeye doğru gidiyor.”
Güvenlik Konseyi toplantısında hazır bulunan ülke temsilcilerinin açıklamaları incelendiğinde, Afgan krizini çözecek köklü bir çözümün olmadığı anlaşılır. Afganistan’daki durumu etkileyen ülkeler arasında yer alan Pakistan ve Hindistan, Afgan krizinin çözülmesine yardımcı olacak herhangi bir yol önermedi ve bazı ülkeler de sadece Amerika ve müttefiklerinin son yirmi yılda Afganistan’daki performansını eleştirdi.
Siyasi analist Arif Ekremi bu konuda şöyle diyor:
“Afganistan’daki gelişmelerin uluslararası etkileri dikkate alındığında, bu ülkenin hâlâ Güvenlik Konseyi’nin ilgi odağında olduğu görülüyor. Ancak pratikte Afgan krizinin çözümüne yardımcı olacak ciddi bir karar alınmıyor ve bunun temel nedeni ise Güvenlik Konseyi üyeleri arasında Afganistan’daki gelişmeler hakkında ciddi görüş ayrılıklarının bulunmasıdır.”
Afganistan halkı gıda, ilaç ve güvenlik açısından çok zor durumda yaşıyor. Bunun en önemli nedenleri arasında 20 yıllık Amerikan işgali ve Washington’un yaptırımları, Afganistan’ın varlıklarından yaklaşık on milyar dolarına el konulması ve Amerika’nın Afganistan’a herhangi bir stratejik yardım sağlanmasının engellenmesine değinebiliriz.
Afganistan’a insani yardım sağlayan uluslararası kuruluşların raporları, çocukların yetersiz beslenmesi ve insani yardım sağlamak için ciddi mali kaynak eksikliği hakkında uyarılar da dâhil olmak üzere, Afganistan için endişe verici bir durumun vahametini ortaya koyuyor. Öyle ki Pakistan’ın BM’deki temsilcisi Muhammed Amer Han, Dünya Gıda Programı’nın raporuna göre üç milyon Afgan ciddi bir gıda güvensizliği ile karşı karşıya olduğunu söylüyor. Bu, Afganistan halkına yapılan uluslararası yardım seviyesinin endişe verici bir düzeye ulaştığı ve endişelerin arttığı anlamına geliyor. Birçokları , İran İslam Cumhuriyeti tarafından yirmi yılı aşkın bir süre önce önerilen haşhaş yerine alternatif ekimin yapılması, Afganistan’ın gıdasını mevcut krizden kurtarmak için hâlâ en iyi çözüm olduğuna inanıyor.
Afganistan meseleleri uzmanı Muhsin Ruyi Sefet şöyle diyor:
“İran İslam Cumhuriyeti, Afganistan’daki duruma ileriye dönük bir bakış açısıyla yirmi yıl önce alternatif tarım önerdi ve bu yönde bazı adımlar attı, ancak Afganistan’ı işgal eden ABD ve NATO, alternatif tarımın tam olarak uygulanmasına izin vermedi. Bu nedenle Afganistan, tarımsal bir potansiyel kapasitesine sahip olmasına rağmen hâlen bir gıda kriziyle karşı karşıyadır”
Her hâlükârda, Taliban’ın ekonomi yetkililerinden biri olan Abdul Latif Nazari, Güvenlik Konseyi toplantısında, Taliban’a göre, geçen yıl Afganistan’da herhangi bir askerî çatışma olmadığı için güvensizlik meselelerini gündeme getirmenin haksız olduğunu açıkladı ve gıda güvensizliğinin çoğunlukla Afganistan’daki iklim değişiklikleri, kuraklık ve sellerden kaynaklandığını belirtti. Bu da Taliban’ın güvenlik meselesini kendi yönetiminin bir kazanımı olarak kullanmaya ve dünya kurum ve kuruluşlarını tarım sektöründe bile egemenliğini kullanmanın gücü konusunda ikna etmeye çalıştığını gösteriyor.