Filistin İslami Cihad Hareketi, İmam Humeyni(ra)’ye bağlılığını yineledi
Mübarek Ramazan ayının son cuması dünya Kudüs Günü dolayısıyla, Filistin İslami Cihad Hareketi bir mesaj yayınladı.
İslami Cihad Hareketi komutanlarından Dr. Ahmed el-Mudellel, yaptığı açıklamada “Dünya Kudüs günü için çağrıda bulunmanın, merhum İmam Humeyni’ye bağlılığın bir yansıması olduğunu” ifade etti.
“O, Müslümanların akidesini, kararlılığını ve konumlarını temsil eden mukaddes Kudüs şehri adına feraset ve stratejik vizyon sahibi idi” diyen el-Mudellel, İmam Humeyni’nin, ümmetin göz bebeği gibi koruması ve ondan bir kum tanesini dahi vermemesi gereken Kudüs toprakları için ümmeti birlik ve beraberliğe sevk etmek amacıyla çok çaba sarf ettiğini vurguladı.
El-Mudellel, çarşamba akşamı Al Alam TV televizyonuna vermiş olduğu özel demeçte, İmam Humeyni’nin çağrısından önce bu davanın kayıp ve terk edilmiş bir dava olduğuna, İslam ümmeti tarafından hiçbir yankı bulmadığına işaret etti. Ayrıca, İmam Humeyni’nin, asıl varisi İslam ümmeti olan bu topraklar için ümmetin birlik ve beraberlik içerisinde olmasını talep ederek bu çağrıda bulunduğunu da vurguladı.
Filistinli lider; “çağrıların ateşlendiği ilk anlardan itibaren, İmam Humeyni, yeryüzündeki her Muvahhid Müslüman’ın, Kudüs ve Filistin davasının dimdik durabilmesi için yapmış olduğu bu çağrıyı yürekten kucaklayıp sahipleneceğini biliyordu. Ve bu seslenişler, ilk anlardan itibaren her Müslüman’ın aklında ve ruhunda yankısını bulmuştur” dedi.
Bugün Kudüs’ün pozisyonunun geçmişe nazaran farklı olduğunu vurgulayan Ahmed El-Mudellel, “Zira Müslüman toplulukların seslerini apaçık bir şekilde duymaya, Kudüs’e olan duygu ve hissiyatı, Arap devletlerinde son süreçte meydana gelen devrimler ekseninde idrak etmeye başladık. Nitekim suçlu diktatör rejimler, ümmetin kalbi üzerinde, ümmet ve odak meselemiz Kudüs arasında engel teşkil ediyorlar. Bu rejimlerin sona ermesi ile birlikte ümmet, inancına ve Kudüs’üne geri döndü” açıklamalarında bulundu.
İslami Cihad Hareketi lideri, sözlerine şunları da ekledi: “Siyonist mevcudiyet İmam Humeyni’nin de (Allah ona rahmet etsin) belirttiği gibi mutlak şerri temsil ediyor. Bu mevcudiyet, ümmetin bedenine tesir eden ve ümmet içerisinde bağlılık, bölünme ve yenilgi halini sürekli kılan bir kanser bezesidir.”
“Siyonist düşmanla olan savaşımız, Filistin toprakları üzerinde -bir karış dahi olsa- var olan işgal devam ettiği müddetçe, devam edecektir. Bu, bir Filistinlinin ya da bir Müslüman’ın kılıcını kınına sokması mümkün görünmeyen bir stratejik mevcudiyet savaşıdır.”
El-Mudellel, “İslam ümmetinin, onlarca yıldır Siyonistlere arka çıkmaktan başka vazifesi olmayan küresel müstekbirlerin empoze etmiş olduğu sistemlerin varlığı neticesinde buhranlı zamanlardan geçtiğini” ifade ederek; “İslam ümmetinin, bugün yaptığı devrimler ve yaşadığı değişimler sayesinde, Siyonistlerin ve Amerika’nın emirleriyle yönetilen sistemlerin gölgesinde duçar olduğu çöküşten çıkabilmeye ve bu sistemleri izale edebilmeye başladığını” söyleyen el-Mudellel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yine bu sayede, Filistin davası ve Filistin direnişi karşısında kendisini kelimenin tam anlamıyla sorumlu gören ve bu hususta bütün gayretleriyle birlik içerisinde hareket eden, Allah-u Teâlâ’nın sadece Kudüs’e olan desteği, yardımı ve özgürlüğü için ihsan ettiği kuvvet ve direnişle mücadele eden halklara birlik ve direniş ruhu geri gelmiştir.”
Ahmed el-Mudellel, Amerika’nın iradesine bağlı olan bu sistemlere, tarihin çöplüğünde gömülü olan İran Şahı’nı işaret ederek ondan ders almalarını söyledi. Bu bağlamda geleceğin, ittifak içinde olan halkların olduğunu, tağutların ise sonlarının hüsran olduğunu teyid ederek sözlerine şunları ekledi: “Bizler ifşa olan ve halklarımızın karşı karşıya olduğu sistemlerin en zayıfı olan sistemler şöyle dursun; mutlak şer olduğu Kur’an’da kesin olarak bildirilen bu yapılanmanın(Siyonistlerin) eninde sonunda yok olacağına dair kâmil bir inanca sahibiz. Zira gelecek, halkların, İslam’ın ve Filistin davasınındır.”
İslami Cihad Hareketi komutanı, Filistin davası ve Kudüs Günü üzerinden, bazı yönetimlere eleştiriler getirerek şöyle dedi:
“’İmam Humeyni bu konuda gerçekten basiret sahibiydi. O’nun bu şuuru ise Kur’an kaynaklıydı. Bu yüzden de Kur’ani bir şahsiyeti, Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen, batının emirlerine ve kültürüne bağlı olan yönetimlerle kıyaslayamayacağım.”
Son olarak ise İmam Humeyni ile Kur’ani bir görüşe sahip olmayıp Kudüs hakkında konuşan, Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyip tağut ve zorbalıkla hükmeden yönetimler arasında ciddi farkların olduğunu belirterek; bu nedenle de bu yönetimlerin Kudüs’ü hissetmemelerinin ve onun için bir şey yapmamalarının doğal olduğuna dikkatleri çekti.