Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Washington’a yaptığı üç günlük resmi ziyaretinde ABD’li milletvekillerine, bu ülkenin Fransız şirketlerine yönelik sanayi sübvansiyonlarının “olağanüstü agresif” olduğunu söyledi.
Kongre üyelerine ve Amerikalı iş adamlarına hitaben yaptığı konuşmada Macron, “Bu politikalar Fransız işadamları için çok aleyhte bir tutumdur” dedi. Macron, Biden tarafından yakın zamanda imzalanan ve 2022 Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) olarak bilinen yasaya atıfta bulundu ve dolaylı olarak ABD’nin bu kararını eleştirdi. Bu yasaya göre ABD hükümetinin üreticilere verdiği destekle milyarlarca dolar çevre dostu sanayilere verilecek.
Beyaz Saray, bu kararı, Amerikan imalatını canlandırmak ve yenilenebilir teknolojileri teşvik etmek için yenilikçi bir çaba olarak görüyor, ancak Avrupa Birliği ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeşil ekonomi sektörünü sübvanse ederken vergiler koyarak Avrupa ile bir ticaret savaşı yürüttüğüne inanıyor. Böylece onları ve Avrupalı şirketleri Amerikalı rakipleriyle adil bir şekilde rekabet etme fırsatından mahrum bırakacaktır.
Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Mair, uluslararası ticaretin ilkelerine aykırı olduğunu düşündüğü “sübvansiyon rekabeti”ni eleştirerek, “Amerikan müttefikine karşı Avrupa Birliği’nin koordineli, birleşik ve güçlü tepki göstermesi” çağrısında bulundu ve sözlerine şunları da ekledi: ” Avrupa’da kurulmak istenen bazı büyük yabancı şirketler artık Avrupa siteleri ile Amerika siteleri arasında kararsız kaldılar. Bazı durumlarda, Biden yönetimi tarafından sağlanan mali yardım miktarı, Avrupa Komisyonu tarafından izin verilen maksimum miktarın dört ila on katı kadardır.”
Fransız orta sınıfının istihdama ihtiyacı olduğunu vurgulayan Macron da, “Amerikan ürünlerini satan bir pazar haline gelmek istemiyoruz çünkü sizinle bire bir aynı ürünlere sahibiz. Sonuçta son yasasının sonucu şu ki, kendi sorununuzu çözebilirsiniz ama bizim sorunumuzu büyüteceksiniz.”
Beyaz Saray basın sekreteri Karin Jean-Pierre, bu sözlere yanıt olarak ABD’nin temiz enerji ekonomisinde kaydettiği ilerlemenin Avrupalılara yardımcı olacağını iddia etti. Son haftalarda Avrupalı liderler ve üst düzey yetkililer Amerika Birleşik Devletleri ile bir ticaret savaşı riski hakkında ve tehdit konusunda uyarılarda bile bulundular.
Washington, Avrupa Birliği’nin eleştirilerini görmezden gelmeye devam ederse, Washington’a karşı argümanlarını sunmak için Dünya Ticaret Örgütü’ne başvuracaklarını bile vurguladılar. Avrupalı şirketlerin, Ukrayna’daki savaşın ekonomik sonuçları ve enerji fiyatlarındaki benzeri görülmemiş artış nedeniyle aldığı zarar Amerikan şirketlerine kıyasla çok daha fazla değerlendiriliyor. Avrupa kıtasının önümüzdeki yıl ekonomik durgunluğa girme riskinin artması konusundaki endişeler de doğal olarak artıyor.
Artan enerji fiyatlarının Avrupalı şirketler üzerindeki çok olumsuz etkileri, Amerikalı emsallerine göre çok daha fazla ve binlerce işi riske atıyor. Bu endişe, Avrupa hükümetlerinin ve üst düzey yetkililerin Avrupa ile Amerika arasında bir ticaret savaşına girme tehlikesi konusunda uyarıda bulunmalarına ve bu Amerikan politikasına karşı kararlı teklifler hazırlanması gerektiğini vurgulamalarına neden olmuştur.
Amerika Birleşik Devletleri eski başkanı Donald Trump ise, Avrupa’nın ABD ile olan ticari ilişkilerini, özellikle önemli ticaret dengesi fazlasını Avrupa lehine suiistimal ettiğini ve sonunda büyük bir ticaret başlattığını iddia ederek bu alanda bir inceleme talep etmişti. Avrupa Birliği ülkeleri ile pratikte büyük bir savaş başlatmıştı.
Yeni ABD Başkanı Joe Biden, Ocak 2021’in sonunda göreve başladıktan sonra, Avrupa’nın bir kez daha Amerika’nın yörüngesine girmesi ve Washington’un Avrupalıları kendi seçtiği politikaları uygulamak için bir araç olarak kullanabilmesi için transatlantik yakınsamayı canlandırmak için yoğun bir çaba sarf etti.
Büyük Amerikan şirketlerinin vergilerinin muaf tutulduğu enflasyonu düşürme yasası gibi Biden yönetiminin Amerikan ekonomisini canlandırmak amacıyla gerçekleştirdiği ekonomik ve ticari alandaki tedbir ve eylemlerinin aslında Avrupa ekonomisi için elverişsiz bir durum yaratmıştır. Böylelikle Macron’un Amerika gezisi, Amerika ile Avrupa arasındaki ticari gerilimler doruk noktasındayken yapılmış oldu.
