İmam Humeyni(ra)’nin eşine yazdığı mektup
Dünya İmam Humeyni’yi İran İslam devriminin lideri olarak tanıdı. Oysa merhum İmam Humeyni, sadece 2500 yıllık saltanat rejimine son veren bir lider değildi. Devrimin 1979’daki zaferine gelinceye kadar zorlu ve meşakkatli bir hayatın içinde yetişmiş bir din âlimiydi aynı zamanda. Hz. Peygamber’in (sav) torunu olan Seyyid Ruhullah Musavi Humeyni’yi sadece politik bir hareketin önderi zannetmek bu nedenle hatalı olacaktır.
İyi yetişmiş bir fakih, bir mutasavvuf, İbn Arabi ve Mevlana aşığı, duygulu bir şair, filozoftu o. Politik liderliği hiç benimsemedi.
Devrimden sonra Tahran’a döndüğünde şehrin kuzeyindeki banliyö köylerinden Cemeran’a çekildi ve küçücük evinde dini vaazlar, ülkenin genel ahvaliyle alakalı nasihatler vermekten öteye geçmedi.
Tabii ki uluslar arası siyasetle de, iç siyasetle de ilgili konuştu fakat bu konuşmaların tamamının ahlaki kılavuzluk olduğu kesindir.
Merhum İmam Humeyni 1989 Haziran’ında vefat etti. 1900 yılında Tahran’a 300 km mesafedeki Humeyn’de başlayan dünya hayatı 89 yaşında Tahran’da son buldu. Bu 89 yılın ilim irfan, medrese, seyahat ve vaazü nasihatle geçen yıllarından sonra 1963 yılında Kum kentinde Feyziye Medresesi’nin başındayken şahın saltanat rejimine hitaben yaptığı ünlü konuşmayla tarihin ilerleyişinde kırılma yaşandı.
Şahı İsrail’le ilişkilerini kesmeye çağırdı. Ona nasihat etti. Şah ise İmam Humeyni’yi sürgüne göndermeyi tercih etti. Önce Kuveyt, oradan Ankara ve Bursa sürgünleri başladı. Sonra da Irak’a. En son Fransa’da Paris’e gitmek zorunda kaldı.
1979’da da şah rejimini yıkan İslam devriminin önderi olarak ülkesine geri döndü.
1963’te yurdundan çıkarılan bu büyük âlim, tam 15 yıl sonra ülkesine geri döndü. Tıpkı Peygamber efendimizin Medine’ye hicret etmek zorunda kalmasından 8 yıl sonra Mekke’yi fetheden azametli dönüşü gibi.
İmam Humeyni’nin bu zorluklarla dolu hayatını onunla aynı yastığa baş koyarak yaşayan muhterem eşi, geçtiğimiz günlerde vefat etti. Kocası merhum İmam Humeyni’nin 1989’daki vefatından 20 sene sonra. Böylelikle 1920’li yıllarda başlayan hayat arkadaşlığında son ayrılık da nihayet bulmuş oldu.
Şimdi İmam Humeyni’nin eşi Hatice Sakafi’nin vefatı üzerine İran basınında yayınlanan İmam’ın tam 76 sene önce eşine yazdığı bir mektuba yer veriyoruz. Mektup, merhum İmam’ın eşine olan sevgi ve bağlılığını, duygulu satırlarda yansıtıyor.
Mektup, 1933 yılında merhum İmam hac yolculuğu yaparken Beyrut’tan yazılmış. Rahmetli o sırada Mekke’ye gidebilmek için Beyrut’ta gemi bekliyor.
İşte o duygulu ve zarif mektup:
Sana olan bağlılığımı ifade etmek isterim. Canım feda olsun. Kurban olayım.
Kalbime kuvvet veren, aziz nur yüzünüzden ayrıldığım müddet boyunca hep hatırımdaydınız. Güzel suretiniz kalp aynamda yansıyıp durdu. Canım, Allah’ın sizi selamet ve hoşluk içinde kendi sığınağında muhafaza buyurmasını ümit ediyorum. Ne kadar şiddetli de olsa geçiyor işte. Hamdolsun, mevlam neylerse güzel eyler. Şu anda güzel Beyrut şehrindeyim.
Hakikaten yeriniz bomboş. Şehrin ve denizin manzarasını seyretmek çok hoş. Ama yüzlerce kere hayıflanıyorum ki canım sevgilim, yoldaşım bu güzel manzarayı birlikte doyasıya seyretmek için yanımda değil.
Netice itibariyle bu ikinci gecem. Gemiyi bekliyoruz. Yarın bir geminin hareket edeceği söyleniyor. Fakat biz geç kaldığımız için galiba ikinci gemiyi beklemek zorunda kalacağız. Seferimizi öne alıp alamayacağımız belli değil. Ümidim o ki, Rabbim, tertemiz ecdadımın izzeti hatırına bütün hacıları amellerini tamamlamaya muvaffak etsin. Bu konuda biraz endişeliyim. Ama hamdolsun moralim yerinde. Hatta moralim, hamdolsun, çok daha müstakim, çok daha iyi.
Yolculuk çok iyi geçti. Ama işte yeriniz çok boş, sizsiz olmuyor. Oğlum için biraz içim daralıyor. (2) Umarım her ikisi de (3) siz cancağızımın gözetiminde ve Allah Teala’nın muhafazası altında sağlık ve mutluluk içinde olurlar. Eğer beyfendiye (eşinin babası) ve hanımefendilere (eşinin annesi ve büyükannesi) mektup yazarsanız selamımı iletin lütfen. Şems Afak Hanım’a (eşinin kızkardeşi) selam söyleyin. Onun aracılığıyla Dr. Alevi’ye de selamımı iletin. Haver Sultan’a, Rebabe Sultan’a da selam söyleyin.
Diğer sayfayı Şeyh Abdulhüseyin’e ulaştırın lütfen.
Uzun ömür ve daimi izzet temenni ederim. Sadakatlerimle, canım size feda olsun.
Ruhullah