73-Müzemmil Suresi

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
1. Ey müzzemmil olan (elbisesine örtünüp bürünen peygamber)!
2. Bir kısmı hâriç, geceleyin (namaz için) kalk!
“Gece vakti ise, hem kışı, hem kabri, hem âlem-i berzahı (kabir âlemini) ifhâm ile (bildirmekle), rûh-ı beşer (insan rûhu) rahmet-i Rahmân’a (Allah’ın rahmetine) ne derece muhtâç olduğunu insana hatırlatır. Ve gecede teheccüd (gece namazı) ise, kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, îkāz eder ve bütün bu inkılâbât (inkılâblar) içinde Cenâb-ı Mün‘im-i Hakīkī’nin (hakīkī ni‘met verici olan Allah’ın) nihâyetsiz ni‘metlerini ihtâr ile (hatırlatmakla) ne derece hamd ü senâya (övülmeye) müstehak olduğunu i‘lân eder.” (Sözler, 9. Söz, 27-28)
3. (Gecenin) yarısı kadar (namaz kıl) veya bundan (yarısından) biraz eksilt yâhut onu artır (serbestsin), Kur’ân’ı da tâne tâne oku!
4. (Gecenin) yarısı kadar (namaz kıl) veya bundan (yarısından) biraz eksilt yâhut onu artır (serbestsin), Kur’ân’ı da tâne tâne oku!
5. Çünki biz, senin üzerine (kıymeti pek) ağır bir söz (Kur’ân) bırakacağız (vahyedeceğiz)!
6. Şübhesiz ki gece kalkışı, (Kur’ân’ı anlamada kalbe) alabildiğine uygun ve kırâate daha elverişlidir.
7. Çünki senin için gündüz vaktinde, uzun bir meşgûliyet vardır.
8. O hâlde Rabbinin ismini zikret ve herşeyden alâka(nı) keserek O’na yönel!2
“(Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm) dîninde bulunan bütün ibâdâtın (ibâdetlerin) bütün envâında (çeşitlerinde) en ileri olması ve herkesten ziyâde takvâda bulunması ve Allah’dan korkması ve fevkalâde dâimî mücâhedât (savaşlar ve mücâdeleler) ve dağdağalar (ızdırablar) içinde, tam tamına ubûdiyetin (kulluğun) en ince esrârına (sırlarına) kadar mürâat etmesi (uyması) ve hiç kimseyi taklîd etmeyerek tam ma‘nâsıyla ve mübtediyâne (ilk olarak) fakat en mükemmel olarak, hem ibtidâ ve intihâyı (başlangıç ve sonu) birleştirerek yapması; elbette misli görülmez ve görülmemiş.” (Şuâ‘lar, 7. Şuâ‘, 119)
9. (O,) doğunun da batının da Rabbidir; O’ndan başka ilâh yoktur; o hâlde (kendine, yalnız) O’nu vekil edin!
10. Hem (o müşriklerin) söylediklerine sabret ve onları güzel bir ayrılışla terket!
11. Refah sâhibi (varlıklı) o yalancıları ise, bana bırak ve onlara biraz mühlet ver!
12. Çünki bizim yanımızda ağır kelepçeler ve yakıcı bir ateş vardır!
13. Bir de boğaza duran bir yiyecek ve (pek) elemli bir azab (vardır)!
14. O gün (o kıyâmet günü) yer ve dağlar sarsılır ve dağlar akıp giden bir kum yığını hâline gelir!
15. Muhakkak ki biz, Fir‘avun’a bir peygamber gönderdiğimiz gibi, size de (kıyâmet günü) üzerinize şâhid olmak üzere bir peygamber gönderdik.
16. Fakat Fir‘avun o peygambere isyân etmişti de onu şiddetli bir yakalayışla tutuverdik.
17. O hâlde (siz de) inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren bir günden kendinizi nasıl koruyacaksınız?
18. Gök (bile) onunla (o günün şiddetiyle) yarılmış olur! O’nun (Allah’ın) va‘di yerine getirilmiş (olacak)tır.
19. Şübhesiz ki bu (âyetler), bir nasîhattir. Artık isteyen, Rabbine doğru bir yol tutar.
20. (Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz Rabbin biliyor ki gerçekten sen, gecenin üçte ikisinden daha azı ve (bazen) yarısı ve (bazen de) üçte biri kadar kalkıyorsun (namaz kılıyorsun); berâberinde bulunanlardan (ashâbından) bir tâife de (böyle yapıyor).Hem geceyi ve gündüzü Allah takdîr eder. (O,) sizin bunu sayamayacağınızı (sürekli gece ibâdetine dayanamayacağınızı) bildi de sizi affetti (yapabildiğiniz kadarına ruhsat verdi)3
Bu âyet-i kerîme, sûrenin başındaki gece namazı emrinin mikdârını hafifletmiştir. Beş vakit namaz farz kılındıktan sonra, akşam ve yatsı namazları gece namazı ma‘nâsında kalmış; teheccüd namazının farz oluşu sünnete çevrilmiştir, fakat kadri yüksek olan bu ibâdet, Hz. Peygamber (asm)’a farz olarak kalmıştır. (Râzî, c. 15/30, 188)