GÂFİLLER

Gaflet; Dînî hayatta, mü’minin ALLÂH ve Peygamberin emir ve yasakları yerine nefsinin ve şeytanın arzusuna uymasını, işlediği günahları ve âhirette vereceği hesabı düşünmemesini, ALLÂH’ı zikretmeyi ve günahlara tevbe etmeyi terk etmesini, ibadetlerde kurallara riâyet etmemesini, kalbin kasvet içinde oluşunu ve zamanını boşa geçirmesini ifâde eder.
“Gaflet” kavramı Kur’ân’da ALLÂH ve insanların fiil ve davranışlarını anlatmada kullanılmıştır: 12 âyette ALLÂH’ın insanların yaptıklarından gâfil olmadığı bildirilmiştir.
ALLÂH’ın gâfil olmaması; insanların gizli-âşikâr, az-çok, iyi-kötü bütün yaptıklarından ve söylediklerinden haberdâr olması, bütün fiil ve davranışlarını görmesi, bilmesi ve şâhid olması, hiçbir şeyin ondan gizli kalmamasıdır.
İnsanlar açısından gaflet, Kur’ân’da genellikle yerme ifâde etmektedir. Ancak kınamayı gerektirmeyen gaflet de söz konusudur. Kınamayı gerektirmeyen gaflet; habersiz olmak, bir şeyi bilmemek, unutmak, aklına gelmemek ve bilgisi olmamak anlamına gelir. Kınamayı gerektiren gaflet ise; insanın yaratılış gayesini, kulluk görevini ve sorumluluğunu, ALLÂH’ı ve âyetlerini, âhireti ve hesâbı unutması, âyetlerden yüz çevirmesi, dînî görevlerini terk etmesi, aklını, gözünü, dilini ve kulağını gerçekleri bilmede, anlamada, görmede ve duymada kullanmaması ve dünyâya dalıp âhireti bırakması… demektir. Bu bağlamda “gaflet” kavramı daha çok kâfirleri nitelemede kullanılmıştır. (Diyânet)
2/ EL-BAKARA -18- Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
7/ EL-A’RÂF -136- Biz de, âyetlerimizi inkâr ettikleri ve onlara kulak vermedikleri için kendilerinden intikam aldık da hepsini denizde boğduk.
146- Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimizi anlamaktan uzak tutacağım. Onlar ki, bütün âyetlerimizi görseler de onlara îmân etmezler. Doğru yolu görseler de o yolu tutup gitmezler. Eğer sapıklık yolunu görürlerse tutar onu izlerler. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr etmeyi âdet edinmişler ve onlardan hep gâfil olagelmişlerdir.
179- Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hattâ daha da aşağıdırlar. Bunlar da gâfillerin tâ kendileridir.
10/ YÛNUS -7- Bize kavuşmayı ummayanlar, dünyâ hayâtına râzı olup onunla tatmîn olanlar ve Bizim âyetlerimizden gâfil olanlar da vardır muhakkak.
8- İşte bunların kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacakları yer cehennemdir.
16/ EN-NAHL -108- Bunlar, o kimselerdir ki; ALLÂH kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlemiştir. Ve onlar, gâfillerin tâ kendileridir.
18/ EL-KEHF -28- Nefsince de, sabah akşam rızâsını isteyerek Rablerine yalvaranlarla berâber candan sabret. Sen dünyâ hayâtının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gâfil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma.
36/ YÂSİN -5-6- Babaları korkutulmamış ve kendileri de gâfil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan ALLÂH’ın indirdiği (Kur’ân) ile korkutasın.
GAFLET
7/ EL-A’RÂF -205- Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini an ve gâfillerden olma.
10/ YÛNUS -90- Ve sonra İsrâiloğulları’nı denizden aşırdık. Fir’avn, düşmanca saldırmak için derhâl adamlarını ve askerlerini arkalarına düşürdü. Tâ ki, suda boğulmaya başlayınca “İnandım, gerçekten de İsrâiloğulları’nın îmân ettiğinden başka ilâh yoktur. Ben de O’na teslîm olanlardanım.” dedi.
91- Şimdi mi? Oysa bundan önce hep isyân etmiştin ve fesâdçılardan idin.
92- Biz de bugün senin bedenini arkandan gelenlere bir ibret olsun diye kurtaracağız. Bununla berâber, insanların birçoğu âyetlerimizden yine de gâfildirler.
19/ MERYEM -39- Onları, gaflet içinde bulunup îmân etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.
21/ EL-ENBİYÂ -1- İnsanların hesâba çekilmeleri yaklaştı. Hâlbûki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.
2-3- Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: ‘Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?’
23/ EL-MÜ’MİNÛN -63- Ancak kâfirlerin kalbleri bu Kur’ân’a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka yapageldikleri birtakım (kötü) işleri de vardır.
30/ ER-RÛM -7- Onlar dünyâ hayâtının ancak dış yönünü bilirler. Âhiret konusunda ise tamâmen gaflettedirler.
51/ EZ-ZÂRİYÂT -10-11- Cehâlet içinde gaflete dalmış olan (ve ‘Muhammed şâirdir, delidir’ diyen) yalancılar kahrolsun!